İlker Çınar: ‘Aralarında Amerika’nın da Bulunduğu 60 Ülkeye İhracat Yapıyoruz’

24.1.2022 Elektrik Dünyası Dergisi, Röportaj, Elektra Elektronik, İlker Çınar, İlker Çınar: ‘Aralarında Amerika’nın da Bulunduğu 60 Ülkeye İhracat Yapıyoruz’

Elektra Elektronik'in Satış Direktörü İlker Çınar

1980 yılında transformatör üretmek üzere kurulan daha sonra ürün yelpazesine enerji kalitesini artıran ürünler de ekleyen ve ürettiği ürünleri dünyanın 60 ülkesine ihraç eden Elektra Elektronik'in Satış Direktörü İlker Çınar ile üretimlerini, ihracatlarını ve ileriye dönük hedeflerini konuştuk.

İlker Bey, öncelikle kısaca sizi ardından Elektra Elektronik’i tanıyabilir miyiz?

1976 doğumluyum. Elektrik mühendisiyim. 2002 yılından beri Elektra Elektronik bünyesinde çalışıyorum. Elektra Elektronik ülkemiz sanayisinin gelişmeye başladığı 1980 yılında kuruldu. O dönemin ihtiyaçları doğrultusunda transformatör ve sarımlı elemanlar üreterek sektöre giriş yaptı. İlerleyen yıllarda teknoloji geliştikçe ve sanayi ilerledikçe reaktörleri ürün yelpazemize ekledik. Sonrasında enerji kalitesi ve güç elektroniği çözümlerimizi de ürün yelpazemize ekleyerek; raylı sistemler, elektrik, elektronik, otomasyon, robotik, demir çelik, makine, vinç sanayi, asansör, aydınlatma, sağlık, savunma sanayii ve denizcilik başta olmak üzere pek çok farklı sektörün önde gelen projelerinde enerji kalitesi için hizmet vermeye başladık.

Ürün yelpazenizle ilgili neler söylemek istersiniz?

Az önce de bahsettiğim gibi transformatör üretimi yaparak sektöre giriş yaptık ancak sanayinin gelişmesi, ihtiyaçların farklılaşması ve kaliteli enerji ihtiyacı nedeniyle enerji kalitesi ile ilgili ürünleri de üretmeye başladık. Ürün yelpazemizin genişlemesiyle birlikte biz de büyüdük.  Vardığımız noktada bugün üretim kapasitemiz, çalışan sayımız ve ihracat oranımız açısından Türkiye’de alçak gerilim trafo ile reaktör sektörünün lider firması konumundayız.

Üretim tesisiniz, makine parkurunuz ve çalışanlarınızla ilgili neler söylemek istersiniz?

Şu an içinde bulunduğumuz üretim tesisimize 2007 yılında taşındık. Taşındığımızda üç katlı olan bu üretim tesisini 2019’da ciddi bir yatırım ile iki katına çıkararak 10 bin metrekareye ulaştırdık ve kapalı alanda üretim yapmaya başladık. Toplam 130 çalışanımız bulunuyor.

Firmanız Tübitak destekli Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarına bütçe ayırıyor mu?

Firma olarak Ür-Ge yatırımında üretimimizi daha verimli hale getirmek için otomasyona ağırlık veren çalışmalar yaparak otomasyon sistemlerini üretime entegre ettik. Ardından Ar-ge çalışmalarında da elektronik ağırlıklı yeni ürünler geliştirerek ürün yelpazemize ekledik. Aktif Harmonik Filtremiz ve Kompanzasyon çözümlerimiz tamamen kendi mühendislerimiz tarafından geliştirildi ve müşterilerimizin kullanımına sunuldu.

Elektra Elektronik olarak inovasyonu nasıl tanımlıyorsunuz? İnovasyona bakış açınız nedir?

İnovasyonu kısaca yenilikçilik olarak tanımlıyoruz. Yapılan her işte büyümeyi yenilikçi fikirlerin sağladığına inanıyoruz. Özellikle var olan ürünlerimizde çağın gereklerine uygun yenilikler yapılması gerektiğine inanıyor ve bu konuda bize gelen görüş ve fikirleri önemsiyoruz. Mesela üretimini gerçekleştirdiğimiz sarımlı ürünler, transformatörler 1800’lü yıllardan gelen bir teknoloji. Meslek liselerinde birkaç formülle yapılabileceği düşünülen bir ürün gibi gözükse de biz ürüne kattığımız yenilik ve özelliklerle dünyada yer bulabildik ve 130 kişinin çalıştığı bir üretim tesisi oluşturabildik. Sarımlı elemanlar üzerinde birtakım değişiklikler yaparak enerji kalitesi kompanenti haline de getirebiliyorsunuz. Biz de bunu başardık ve ürettiğimiz sarımlı elamanları enerji kalitesini artıran ürünler haline getirdik.

Elektra Elektronik’in dünyanın birçok ülkesine ihracat yaptığını biliyoruz. Buradan hareketle bize Elektra Elektronik’in ihracatından bahseder misiniz?

2002 senesinden itibaren düzenli olarak ihracata başladık ve ihracatımızı her geçen yıl artırarak devam ettik. Bizim için pazar sanayinin olduğu yerler. Bu nedenle ihracatımıza ilk olarak Avrupa ülkeleri ile başladık. Çin’de de ürünlerimizin kullanılabileceği bir pazar olduğunu gördük. Böylece 2008 yılında hızlı tren projesi ile Çin’e adım attık. Sonrasında Amerika’ya ihracat yapmak için kolları sıvadık. Ancak Amerika’ya ihracat yapabilmek için bu ülkenin standartlarına uygun UL Belgesi’ni almamız ve ürünlerde birtakım değişiklikler yapmamız gerekiyordu ve bu konuda yatırımlar yaptık. Şu an aralarında Amerika’nın da bulunduğu 60 ülkeye ihracat yapıyoruz.

Firmanızın kısa ve uzun vadedeki hedefleri ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Kısa vadede özellikle ihracat tarafında Amerika ve Güney Amerika ülkelerindeki pazar payımızı artırmayı istiyoruz. Amerika’da bizim bünyemizde çalışan satış mühendisi arkadaşlarımız var. Pazar payımızı artırmak için bu ülkedeki satış mühendislerimizin sayısını artırmayı hedefliyoruz. Ürettiğimiz ürünleri bilinir kılmak ve kullanımını yaygınlaştırmak için çaba gösteriyoruz. Bu çabalarımızın sonucunda üretim kapasitemizi daha da artırmayı hedefliyoruz. Özellikle Avrupa’da üretim yapan ve bilinen bazı markalarla şirket evliliği yapmayı uzun vadede planlıyoruz.

Kalite politikanızdan ve yapmayı hedeflediğiniz şirket evliliğinin kalite politikanızı nasıl etkileyeceğinden bahseder misiniz?

İhracatta yeni pazarlara açılabilmek için kalite olmazsa olmaz. Ülkeler ve firmalar kalitenizden dolayı sizinle çalışıyorlar. Kalite olmadığında bir sonraki aşamaya geçmeniz mümkün değil. Firmamız ilk günden beri kaliteden ödün vermeden yoluna devam ediyor. Üzerinde Elektra Elektronik etiketi bulunan bir üründe kalitesizliğe asla tahammülümüz yok. Kısaca kalite, şirket bünyemizde bulunan herkesin değer verdiği önemli bir alan.

Sektörünüzü yakından bilen biri olarak sektörünüzün gelişimi ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Sektörünüzle ilgili ülkemizin dünya pazarındaki yeri neresi öğrenebilir miyiz?

Türkiye hem pandemi hem de konumu nedeniyle Çin’in yerine bazı pazarlarda var olmaya başladı. Dünyada Türk ürünleri tercih edilmeye başladı. Ülkemizin bu gelişme ile birçok ülkede yeni şanslar yakalayacağına inanıyorum. Bu durumun firma olarak bize de olumlu yansıdığını çok rahatlıkla söyleyebilirim.

Firma olarak Covid-19 sürecini nasıl yönettiniz, öğrenebilir miyiz? 

Biz bu süreçten büyüyerek çıktık. Covid-19 salgını ortaya çıktığında biz fabrika yatırımımızı tamamlamış ve daha rahat bir ortamda üretim yapar hale gelmiştik. Üretim alanının büyüklüğü çalışanlarımızın birbiriyle mesafelerini koruyarak, üretimimize ara vermeden yolumuza devam etmemizde etkili oldu. Rakiplerimizin bir kısmı pandemi döneminde üretimini durdursa da biz bu dönemde de yolumuza büyüyerek devam ettik. Uzun yıllardır temasta olduğumuz ancak hiç satış yapamadığımız bazı firmalardan bu dönemde siparişler aldık. Bu durum büyüme rakamlarımızı olumlu etkiledi.

Sektörü ve iş hayatını yakından bilen birisi olarak kısaca bize sektörün sorunlarından bahseder misiniz?

Yetişmiş, nitelikli elaman bulmak sadece bizim değil bütün sektörlerin yaşadığı bir sorun. Bu sorunun çözümü için meslek liselerine daha fazla değer verilmesi gerekiyor. Bu okullarda yetişen öğrencilerin daha donanımlı hale gelmesi lazım. Bizim sektörümüzde ise transformatör ve reaktör üretebilmek silisli sac dediğimiz özel bir ürün gerektiriyor. Bu nedenle bu ürünü ithal etmek zorundayız. Bu sorunun çözülmesi hem ülkemiz hem de bizim gibi üretim yapan firmalar için çok iyi olacaktır.