Hissedilen Enflasyon ve Faiz Politikaları

5.11.2021

Ekim 2021 açıklanan enflasyon rakamları aylık bazda yüzde 2,39 artarken, yıllık bazda artış ise yüzde 20 bandına yakın oldu. Konu ile alakalı uzmanlığı olan, olmayan herkesin hedefinde ise TUİK(Türkiye İstatistik Kurumu) var. Çünkü vatandaş alışveriş sepetini doldururken harcadığı paranın yıllık yüzde 20’den çok daha fazla artış gösterdiği kanısında. Verilere neden güvenilmiyor? Bu veriler dikkate alınarak uygulanan ekonomi politikaları başarılı olabilir mi? Bu sorulara sosyoekonomik ve ekonomik psikoloji açılarından yaklaşıp fazla matematiksel detaylarla boğulmadan açıklamaya çalışayım.

Öncelikle enflasyon ile alakalı bu algı(hissedilen enflasyonun, resmi kurumların açıkladığı enflasyondan fazla olması) bizde olduğu gibi tüm dünyada da bu şekildedir. Örneğin, Avrupa Merkez Bankası’nın 27 Avrupa ülkesinde yaşayan vatandaşların 2004-2015 yılları arasında, enflasyona nasıl baktığı ile ilgili yaptığı araştırmasına göre; bu yıllar arasında ortalama yıllık yüzde 2 civarında olan enflasyonu, vatandaş yüzde 9,8 hissettiğini belirtmiş. Yani neredeyse olmayan bir enflasyonu Avrupa’da yaşayan vatandaşlar yüzde 10 hissediyormuş. Aynı kişilere sorulan gelecek yıl enflasyon beklentisinin cevabı ise yüzde 6,8 şeklinde olmuş, lakin gerçekleşen yüzde 1,5. Peki bu araştırmaya bakarak ‘yüksek beklenti enflasyonu yükseltiyor’ tezini çürütebilir miyiz? Maalesef hayır. Beklenti, bizim gibi sürekli çift haneli enflasyon rakamlarına sahip ülkeler için bir nebze önem arz etse bile, ekonomisi daha az dalgalanmalar yaşayan ve enflasyonun daha sakin seyrettiği ülkelerde önemini yitiriyor.

Merkez Bankası’nın Ekim toplantısında belirlemiş olduğu politika faizi yüzde 16 fakat bankalar hala yüzde 22-23 bandında kredi veriyor. Yani piyasa işleyişinde ve algısında faiz henüz 16’ya inebilmiş değil. Bu durumda; bankalar, reel faiz vatandaşın hissettiği gibi 35-40 bandında olsa, yüzde 22-23’den kredi vererek kar elde edebilir mi? Edemez. Bankaların kredi faizleri neden Merkez Bankası’nın politika faizinden 6-7 puan daha yüksek? Bu sorunun cevabı ise faiz-enflasyon ilişkisindeki neden sonuç ile alakalı. Bankalar bugünkü piyasa koşularında yüzde 16 bandında kredi verirlerse zarar edeceklerinin farkındalar. Mevduat faizleri 15-16 bandında seyrediyor; peki siz olsanız enflasyonun yüzde 20 olduğu bir ortamda paranızı yüzde 15 ile mevduata yatırır mısınız? Tabi ki yatırmazsınız, çünkü negatif faiz elde edersiniz. Yani, tek taraflı bakmak asla doğru değil çünkü faiz-enflasyon ilişkisinde onlarca etken var.

Mevduattan getiri sağlayamayan yatırımcı dolar alır. Bunun farkında olan ekonomi yönetimi geçtiğimiz hafta zorunlu karşılıkları arttırdı. Bu ne anlama geliyor? Ekonomi yönetimi bankalara diyor ki; dövize fazla faiz verme, Türk Lirası’na karşı dövizi koru. Ama bu görev ne yazık ki bankaların değil. Bankalar her ticari kurum gibi daima karlarına odaklıdırlar.

Konuyu daha fazla dağıtmadan enflasyona dönecek olur isek, TUİK’in açıklamış olduğu gıda fiyat enflasyonu yüzde 30. Bu azımsanabilecek bir rakam değil. Eğer enflasyon süreciniz 1 yılı aşmışsa (ki ülkemiz 2017’den beri çift hanelerde), bunu vatandaş sürekli artış gösteren bir hayat pahalılığı olarak hissediyor. Birikimli bir yoksullaşma haline geliyor.