Kim Dost Kim Düşman?

3.9.2020

Bu noktada iki husus önemli. Birincisi; son dönemde yaşanan sürecin içeriği ve buna bağlı olarak ortaya çıkan gerçekliğin tespiti. İkincisi ise; birincisine bağlı olarak, kimin dost kimin düşman olduğu gerçeğinin tespiti.

Çok eskiye inmeden özellikle 15 Temmuz’da ve sonrasında yaşadıklarımız ve Türkiye’nin buna ilişkin verdiği tepki ve mücadele süreci, dostun, düşmanın tarifinin kolaylaştırıcısıdır.

40 yıllık geçmişten günümüze uzanan, içimize sızdırılmış, zaman içinde gelişip serpilmiş bir ihanet şebekesinin casusluk faaliyetlerinin nelere yol açtığını, nelere cüret ettiğini, nasıl bir tahribata yöneldiğini yaşayarak gördük. Bu örgüte karşı içerde büyük bir mücadele verildi ve verilmeye devam ediyor. Ancak asıl küresel ağı ve bu ağı diri, canlı tutmak isteyen küresel efendileri, Türkiye’ye yönelik hasımlığa devam ediyor.

15 Temmuz darbe girişimini tezgahlayanlar, cesaretlendirenler, arkasında kümelenenler Türkiye’nin dostu olabilirler mi? Bırakınız dostluğu, dün olduğu gibi bugün de aynı düşmanlığın içindendirler. Türkiye’den kaçan FETÖ ele başlarına kol kanat gerenler, ülkesinde koruyup, kollayanlar Türkiye’nin hasımlarıdır.

FETÖ’ nün yanı sıra diğer terör örgütlerini, DHKP-C sinden, DEAŞ’ına, PKK’sına tüm örgütlerini doğrudan veya dolaylı olarak mutlaka aynı merkezlerin Türkiye’ye karşı destekleri bir sır değil. PKK/PYD-YPG terör yapısını yıllardır koruyup, kollayanlar, silahını, aklını, stratejini verenler den hiç Türkiye dostluğu üretebilir mi?

Doğu Akdeniz’de; hukuka, hakkaniyete, adalete bağlı olarak ve coğrafi gerçeklerinde zemininde Türkiye haklarını savunurken, onu baltalamaya çalışanlar, piyonlarla tehdit etmeye cüret edenler, 462 bin km2 Mavi Vatan’ın da hakkından, hukukundan vazgeçmesini bekleyenler ve bunun içinde her yolu deneyenler Türkiye’nin dostları olabilir mi?

Geçmişte silah pazarı yapılan Türkiye’nin şimdi savunma sanayiinde üreten ülke olmasından son derece rahatsız olanlar, milli teknoloji hamlesini her alanda sürdürme kararlılığı içinde olmasından tedirgin olanlar Türkiye’nin hasımları değil de, dostları mıdır?

Türkiye’yi; denizsiz bırakarak, Anadolu’ya hapsetmeye yeltenenler, sismik-sondaj gemi filosuna kavuşmasından rahatsız olanlar Türkiye’nin düşmanları değil de, dostları mıdır?

Tüm bunlar için Türkiye’nin iç politikasına el atanlar, Türkiye’yi içeride dağınık kılmaya çalışanlar, iç cephesinde gedikler açmaya yeltenenler Türkiye’yi çok düşünen dostları mıdırlar? Tabii ki değildirler.

Doğu Akdeniz’i, Ege’yi de içine alarak, Akdeniz’de yeni sömürge jeopolitiği oluşturmak isteyenler, bunun için tek engel olarak Türkiye’yi görüyorlar. Neden mi? Çünkü Akdeniz’de oluşturmak istedikleri yeni sömürge jeopolitiğin de olması istenenler, Türkiye’nin karşı çıktıklarıdır.

Nedir onlar? İstiyorlar ki; bölgede zayıf ülke yönetimleri olsun. İstiyorlar ki; haritalar değişsin ve ülkeler biraz daha ufalansın, parçalansın. İstiyorlar ki; halkların iktidarı değil, darbecilerin, totaliter rejimlerin hükmü sürsün. İstiyorlar ki; bölgede kontrol edemeyecekleri, bölgenin mazlum halklarına umut olabilecek, özgüven kazandırabilecek, çekim gücü ve etkinliğiyle güçlenen bir bölge gücü olmasın.

Bunun için her yolu deniyorlar. Türkiye, yükselişini istemedikleri bölge gücü. Zira yeni sömürge jeopolitiğine boyun eğmeyecek olan bölgedeki tek güç. Akdeniz’in çevresinde kendi hidrokarbon kaynaklarına sahip çıkamayan, sömürgeci güçlerin himayelerine sığınan, onların payını vermeden varlık gösteremeyen ülke yönetimleri, yeni sömürge jeopolitiğinin arzuladığı ülkeler. Bu ülkelerin yönetimlerini, Türkiye’den uzak tutarak, hasımlığa mecbur bırakanlar da yine sömürgeci güçlerdir.

Bu gerçekleri görmeden kimin dost, kimin hasım veya düşman olduğunu saptayamazsınız.

Türkiye bölgenin tüm halklarına dosttur. Bölgenin tüm halkları mazlum halklardır. Sahip oldukları zenginliklerle buluşturulmayanlardır.

Türkiye, sömürgeci güçlerin sömürü düzenine çomak sokandır. Hakkını, hukukunu sonuna kadar koruyandır. Sömürgecilerin gasp ettikleri ve etmek istedikleri alanını daraltarak, mazlum halkların alanlarının genişlemesine destek olandır…

Ve 100 yıl sonra yine tarih yazandır… 

 

Kaynak; https://www.aksam.com.tr/yazarlar/prof-dr-yasar-hacisalihoglu/kim-dost-kim-dusman/haber-1107886